20 Mayıs 2012 Pazar

Ayasofya'da akşam


18 Mayıs Müzeler Günü etkinliği kapsamında Ayasofya'nın içini gece görme şansı bulduk...çılgın bir yağmur ardından, iş çıkışı bir grup, yavaşlasa da halen yağan yağmur altında üşenmedik, yürüdük Eminönü'nden Sultanahmet'e...


Güniz Hanım sayesinde Enis Bey'den Ayasofya'nın yüzyıllar öncesine uzanan tarihçesini dinleyebilmenin mutluluğunu duyduk...(Enis Bey profesyonel rehber)...Ahmet Ümit'in "İstanbul Hatırası"ndan satırlar geçer gibi...


Akşam Ayasofya'yı görmek isteyen yüzlece meraklı insandan sadece birkaçıydık...

Fotoğraf: Öznur

Detaylarında binbir hikaye gizli muhteşem mimarinin yanında camlardan yağmur sonrası gün batımını izleyebilmenin masalımsı, mekanın hayal gücünü zorlayan yanı...

Akşam karanlığında Sultanahmet'in ışıldayan yanı...her bir tarihi binanın insanı çeken yüzü...bir yaz akşamı mutlaka bir yürüyüş fırsatı yaratılmalı...

Fotoğraf: Öznur

Bize bu günü hatırlatan sevgili Güniz Hanım'a ve zamanını ayırarak tarih sayfalarından keyifli detayları paylaşan Enis Bey'e içten teşekkürler...

18 Mayıs 2012 Cuma

Sekizde bir


Bugün 16.30 civarı İstanbul'da birkaç gündür beklenen gökgürültülü sağanak yağış hadisesi inanılmaz bir şekilde başladı...saat 18.00 olduğunda ofisten çıkmak gibi bir düşünce çoğumuza pek parlak gelmedi...caddeler kısa sürede birer nehire dönüştü  neredeyse...yağmur başlamadan ofisteki bahçemize bir gözatmıştım...Nisan sonunda diktiğimiz fidelerden Öznur'un çileği kırmızılaşmaya başlamış, gözle ayırt edilebilir hale gelmişti...haftasonu çileğini martılara kaptırmak istemeyen Öznur, sağanak yağmura aldırmadan terasa çıkıp, dönüşte elinde sekize bölünmüş çileğiyle çıkageldi... böylece bizler de ilk ofis bahçesi çileğinin tadına bakıverdik...paylaşımın güzel yanı...


Volkan'ın biberi çiçeklenmeye başlamış...


Nilüfer ve Öznur'un domatesleri boy atmışlar...


benim de nane ve fesleğenim almış başını gidiyor...


Evdeki mutfak bahçesi köşemiz de rengarenk...Irmak'ın çilekleri kızarmaya başladı...


çiçeklerimiz hergün rengarenk göz kırpıyor...


Irmak'ın orkidesi de yeni yeni çiçekler vermeye tüm hız devam ediyor...

bitkilerimizin hergün değişen dünyasını izlemek ayrı bir keyif ve mutluluk, ayrı bir dinginlik hissini beraberinde getiriyor...

14 Mayıs 2012 Pazartesi

Biz bunu yaparız

Gülçin Öğretmen'e

Bir çocuğun hayatındaki en önemli kişilerin başında öğretmenlerin geldiğine dair kişisel inancım yıllar içinde giderek kuvvetlendi...özellikle iletişim kanallarıyla ilişkili çevresel faktörlerin çocuğun gelişiminde yer yer ailenin önüne geçmeye başladığına dair kişisel gözlemlerimin arttığı son yıllarda...

Gülçin Öğretmenimizle Volkan sayesinde tanıştık...37 öğrencisine sivil toplum kuruluşlarını tanıtmak isteğini dile getirmişti ilk görüşmemizde...9 Mayıs günü bu isteğini gerçekleştirdi ve öğrencileriyle önce komşularımızı, sonra da ofisimizi ziyaret ettiler...


Gülçin Öğretmen ve öğrencileri bu ziyaretler için uzun bir yol katetmişlerdi...ziyaretleri sırasında küçük misafirlerimizle "doğa gözlemciliği" konulu bir sohbet gerçekleştirdik:
öğrencilerin çoğu şehir ortamında büyüyor...bitkileri apartmanlarının varsa sınırlı bahçelerinde, pamuk arasında tohumlarını yeşertirken, okul  bahçelerinde ve daha şanslı olanlar parklarda gözlemleyebiliyorlar... gördükleri hayvan izleri ise kedi ve köpeklerinin karda bıraktıkları izler, ıslak betonda kalarak kurumuş kuş izleri...bir tane de fare izi kaydımız var... birlikte, yaban türlerini nasıl gözlemleyebileceğimizi öğrenmeye adım atıyoruz...


Gülçin Öğretmen, öğrencilerinin dünyayı daha geniş açılardan bakarak öğrenmelerine yardımcı olmayı hedeflemiş...okul çağlarımızda öğrendiğimiz her yeni ve farklı şeyin, hayat yolunda daha iyiye ve güzele ulaşmak üzere bizlere yeni yan yollar açabildiğinin ortak farkındalığındayız...bir gün atılan küçük bir adımın, günü gelince anlamlı büyüklükte bir adıma dönüşebileceğinin heyecanını eş zamanlı duyabiliyoruz...


Geleceğin doğa gözlemcisi adaylarıyla bizleri buluşturan Gülçin Öğretmen'e teşekkürlerimizle...

Not: Yazının başlığını Öznur'un ilettiği anlamlı bir tanıtımdan aldım... izledim... paylaşmak istedim...


13 Mayıs 2012 Pazar

Çocuk kalbi


Hep annelerin çocukları için yaptığı fedakarlıklardan bahsedilir...bir çocuk ta annesi için çok şey yapabilir: sabahın 07.00'sinde kendiliğinden yatağından kalkıp annesi için kahvaltı hazırlayabilir, kedisini de arkadaş olarak yanına alıp sevgisini kendi yöntemleriyle rengarenk bir şekilde gösterebilmenin yolunu kalbinin içinde kendiliğinden bulabilir, keşfedebilir...

tual üzerinde pati izi :)

12 Mayıs 2012 Cumartesi

Çanakkale sabahı

Anneanneme...

3 Mayıs 2012 sabahı bir toplantı için gittiğim Çanakkale'de, Eceabat'tan Çanakkale'ye geçen vapurda gün doğumunu izleme şansını buldum...saat 06.15 olduğunda karaya ayak basmıştık...limanları çok severim...firsat bu fırsat diyerek kıyıda bir sabah yürüyüşü yapmaya başladım...karşıma çıkan ilk görüntü, sabahın 06.30'u olmasına karşın insanların bisikletlerle yola çıkmış olmalarıydı...


Bisikletlerin bir bölümü eski model...tıpkı Anneannemin evindeki bisiklete benziyorlar... Anneannem Çanakkale'yi çok severdi...hayatının bir bölümünü bu şehirde geçirdi... sabahın bir vakti liman civarında dolaşırken anneannemin bu şehri neden sevdiğini anlayabiliyorum...


Küçük balıkçı teknelerinin herbirinin bir karakteri vardır...ve her biri sahibinin ona verdiği isimle bütünleşir, anlam kazanır...anneannemin de bir sandalı vardı... kızkardeşimle birlikte küçükken İstanbul Boğazı'nda anneannemle balığa çıkardık... günün birinde oltaya takılan kırlangıç balıklarının kanatlara benzeyen renkli yüzgeçlerini hala hayranlıkla hatırlıyorum...


"Günaydın Truva Atı...askerlerin ne zaman çıkacak dışarı?"...meydanda dimdik duran bu tahta at ve Truva Şehri maketi insanı çekiveriyor içine biran...


Kııyıda "Nusret" zırhlısını görünce heyecanlanıyorum...sanırım Deniz Kuvvetleri sahası içinde ama tam kıyıdaki çay bahçelerinden birine oturup "Nusret"i izleyerek çay içmek mümkün...saat 07.30'a geliyor...henüz sadece çaylar demlenmiş, tost 09.00'dan itibaren yapılıyormuş...ara sokaktaki minik bir fırından aldığım ıspanaklı börek ve İzmir boyozu cidden çok lezzetli...ve yanına çay...karşımda "Nusret" zırhlısı...hikaye kitaplarından bir sayfa gibi...börekler de küçüklüğümde dedemin aldığı börekler lezzetinde aynı...


Börekçinin olduğu sokakta başka küçük ve rengarenk dükkanlar da var...


Meydandaki saatin 08.00'i göstermeye hazırlandığını görünce toplantının yapılacağı yere doğru yol almaya başlıyorum...toplantı sonrası Ünsal Bey ve Ayşe Hn'ın önerisiyle Şükran Hocam ve kendileriyle yediğimiz menemeni de anmadan geçemeyeceğim...

yolculuklar bazen çok hızlı ve yorucu olsalar da iki saat gibi kısa görünen bir zamanda insanın hayatında renkli anlar bırakabiliyor...Çanakkale'yi uzun bir aradan sonra tekrar görme şansını bulabildiğim için kendimi şanslı hissettim...



10 Mayıs 2012 Perşembe

Akyatan'da bahar coşkusu

Tuğba, Cenk ve Hakan'a...

4-6 Mayıs 2012, Akyatan

Alan çalışmalarımızı görüntülemek ve arşivlemek, farkındalık oluşturma çalışmalarımıza belge sağlamak için son derece önemli ve bir o kadar da emek isteyen çalışmalar...hele de mevsimsel meteorolojik olayların gün be gün değişkenlik gösterdiği günlere rastlanırsa bir kat daha zorlaşabilir...
Adana'ya indiğimiz gün yağan yağmur moralimizi bozmadı...şehir merkezinden uzaklaştıkça yağmur, yerini biraz puslu bir havaya bıraktı...ardından gelen iki gün ise bize işlerimizi tamamlayacak koşulları sağlama cömertliğini gösterdi...dört kişi, kameralar ve ilgili ekipman, kamp malzemeleri...içinde kımıldayacak yer kalmayan arabamızla 50 km yol...Tuğba, otomatik vitesli araba kullanma alışkanlığına son vererek arazide gösterdiği sürüş performansı ile tam notu haketti...Tuğba ve Hakan, ilk kez geldikleri Akyatan'da, kenelerin hücumlarına karşı kahramanca dayandılar...Cenk te vazgeçemediği colayı sıcak içmeye...
Sabah 04.30'da ekip ayaktaydı...böylelikle gün doğumuyla birlikte görülmeye değer görüntüler kaydedildi...üç gün süren koşturma sırasında yaban domuzu, saz kedisi ve kuyruksüren ile tanışmak ekibi heyecanlandırdı...projeyi yürüten uzman ve ilgililerle röportajlar zamanında tamamlandı...alanda çekimlerine devam eden sevgili Ece ve Erol Bey ile kısa da olsa keyifli bir sohbet fırsatı yakalandı...ve kısa sürede ekibin sabırlı ve titiz çalışması ile kaydedilen anlamlı görüntüler çok yakında herkesle paylaşılmak üzere montaj aşamasına geçti...

Lagünde gün doğumu
Çiğ düşmüş karpuz yaprakları
Ormanda ağaçların arasında yayılmış hanımelleri
Fotoğraf: Hakan