30 Kasım 2013 Cumartesi

Dedikodu


Her çağın hastalıklarından biri sanırım: dedikodu...hakkında şarkılar, şiirler bile var...Türk Dil Kurumu (TDK) tarafından kelime anlamının tanımına bakmak geçti aklımdan...aşağıdaki şekilde tanımlanıyor...birçok farklı boyutundan çok sıkıldığım bir konu...sosyolojik ve psikolojik kökenlerinde hangi boyutlara geçişler var bilemiyorum ancak iş ortamına karıştırıldığında ortaya çıkan zaman ve enerji kaybının boyutları hesaplanmalı...hatta bir "dedikoduyla mücadele seferberliği" herkesin kendi iç disipliniyle kendisinden başlamalı...iç yolculuğumuzu barış içinde tamamlamadan başka dünyalara dilimizi uzatma hakkını bize kim, hangi çağda verdi?...


dedikodu
isim
isim Başkalarını çekiştirmek ve kınamak üzere yapılan konuşma, kov, gıybet, kılükal
"Zaten ufacık mahalle, dedikodu desen diz boyu." - E. Şafak
 

dedikodu çıkarmak
birisi hakkında dedikodu ortaya atmak
"Birisi sezecek olsa kim bilir ne dedikodular çıkarılırdı." - E. Bener
 
 

Fotoğraf: Massimo Rumi-Cartagena-Colombia/National Geographic Arşivi

23 Kasım 2013 Cumartesi

Anlamak için durmak


Anlamak için durmak zorundasın...understanding(ing)...verstehen(alm)...episteme(yun)...vakafe(ar) gibi "anlama"nın kökü hep "durmak"tır (D. Cündioğlu).

Hız kaybetmeden devamlı koşarken biran kolum kırıldığında sersemledim...çok değerli bir Hocam "e başka türlü durmayacaktın... fırsat olur biraz durur, dinlenir, koştururken fırsat bulamadığın şeyleri yapmak için fırsat bulursun" dediğinde haklı olduğunu farkettim...ve durduğumda, zaman içinde değiştiğini farkedemediğim bazı dinamiklerin değişimini anlama fırsatım oldu...zaman zaman anlamak için durmak gerekliymiş...


"Adam ve köpek":Yosemite Milli Parkı/USA, Mayıs 1924 (Fotoğraf:National Geographic Arşivi/Educational-Bruce Photograph)