3 Mayıs 2012 sabahı bir toplantı için gittiğim Çanakkale'de, Eceabat'tan Çanakkale'ye geçen vapurda gün doğumunu izleme şansını buldum...saat 06.15 olduğunda karaya ayak basmıştık...limanları çok severim...firsat bu fırsat diyerek kıyıda bir sabah yürüyüşü yapmaya başladım...karşıma çıkan ilk görüntü, sabahın 06.30'u olmasına karşın insanların bisikletlerle yola çıkmış olmalarıydı...
Bisikletlerin bir bölümü eski model...tıpkı Anneannemin evindeki bisiklete benziyorlar... Anneannem Çanakkale'yi çok severdi...hayatının bir bölümünü bu şehirde geçirdi... sabahın bir vakti liman civarında dolaşırken anneannemin bu şehri neden sevdiğini anlayabiliyorum...
Küçük balıkçı teknelerinin herbirinin bir karakteri vardır...ve her biri sahibinin ona verdiği isimle bütünleşir, anlam kazanır...anneannemin de bir sandalı vardı... kızkardeşimle birlikte küçükken İstanbul Boğazı'nda anneannemle balığa çıkardık... günün birinde oltaya takılan kırlangıç balıklarının kanatlara benzeyen renkli yüzgeçlerini hala hayranlıkla hatırlıyorum...
"Günaydın Truva Atı...askerlerin ne zaman çıkacak dışarı?"...meydanda dimdik duran bu tahta at ve Truva Şehri maketi insanı çekiveriyor içine biran...
Kııyıda "Nusret" zırhlısını görünce heyecanlanıyorum...sanırım Deniz Kuvvetleri sahası içinde ama tam kıyıdaki çay bahçelerinden birine oturup "Nusret"i izleyerek çay içmek mümkün...saat 07.30'a geliyor...henüz sadece çaylar demlenmiş, tost 09.00'dan itibaren yapılıyormuş...ara sokaktaki minik bir fırından aldığım ıspanaklı börek ve İzmir boyozu cidden çok lezzetli...ve yanına çay...karşımda "Nusret" zırhlısı...hikaye kitaplarından bir sayfa gibi...börekler de küçüklüğümde dedemin aldığı börekler lezzetinde aynı...
Börekçinin olduğu sokakta başka küçük ve rengarenk dükkanlar da var...
Meydandaki saatin 08.00'i göstermeye hazırlandığını görünce toplantının yapılacağı yere doğru yol almaya başlıyorum...toplantı sonrası Ünsal Bey ve Ayşe Hn'ın önerisiyle Şükran Hocam ve kendileriyle yediğimiz menemeni de anmadan geçemeyeceğim...
yolculuklar bazen çok hızlı ve yorucu olsalar da iki saat gibi kısa görünen bir zamanda insanın hayatında renkli anlar bırakabiliyor...Çanakkale'yi uzun bir aradan sonra tekrar görme şansını bulabildiğim için kendimi şanslı hissettim...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder