22 Aralık 2013 Pazar

Tetha


Bu yıl yeni yıl dilekleri enerjimin çoğunu Tetha'ya yönlendiriyorum... hayatının 17 yılında Dünya denizlerinin korunması için çaba göstermiş, henüz karşılaşmadığım ancak sanki yıllardır tanıyormuş gibi hissettiğim Tetha...cesurca mücadele ettiği hastalığı geride bırakıp, Endonezya kıyılarından Akdeniz kıyılarına yolculuk edecek kadar iyi olduğunda, Akdeniz'e gelir, misafirimiz olur...cesaretini hiç kaybetme Sevgili Tetha...


 
Fotoğraf ve origamiler: Seda Altay

16 Aralık 2013 Pazartesi

Can Yücel'den


Neden hayatında biri yok diye soranlara;
Hani bazen durakta belli bir otobüsü beklersiniz ya on dakika, onbeş dakika, yirmi dakika beklersiniz gelmez.
Bu arada başka alternatifler de geçer ama binmezsiniz. Ne de oLsa “beklemişsinizdir o kadar” boşa gitsin istemezsiniz.
Sormayın artık bana!
Herhangi biriyle değil, beklediğime “değecek” olanla devam etmeliyim bu yola!..
Durakta yaşlanmak olsa da işin ucunda…

Can Yücel

30 Kasım 2013 Cumartesi

Dedikodu


Her çağın hastalıklarından biri sanırım: dedikodu...hakkında şarkılar, şiirler bile var...Türk Dil Kurumu (TDK) tarafından kelime anlamının tanımına bakmak geçti aklımdan...aşağıdaki şekilde tanımlanıyor...birçok farklı boyutundan çok sıkıldığım bir konu...sosyolojik ve psikolojik kökenlerinde hangi boyutlara geçişler var bilemiyorum ancak iş ortamına karıştırıldığında ortaya çıkan zaman ve enerji kaybının boyutları hesaplanmalı...hatta bir "dedikoduyla mücadele seferberliği" herkesin kendi iç disipliniyle kendisinden başlamalı...iç yolculuğumuzu barış içinde tamamlamadan başka dünyalara dilimizi uzatma hakkını bize kim, hangi çağda verdi?...


dedikodu
isim
isim Başkalarını çekiştirmek ve kınamak üzere yapılan konuşma, kov, gıybet, kılükal
"Zaten ufacık mahalle, dedikodu desen diz boyu." - E. Şafak
 

dedikodu çıkarmak
birisi hakkında dedikodu ortaya atmak
"Birisi sezecek olsa kim bilir ne dedikodular çıkarılırdı." - E. Bener
 
 

Fotoğraf: Massimo Rumi-Cartagena-Colombia/National Geographic Arşivi

23 Kasım 2013 Cumartesi

Anlamak için durmak


Anlamak için durmak zorundasın...understanding(ing)...verstehen(alm)...episteme(yun)...vakafe(ar) gibi "anlama"nın kökü hep "durmak"tır (D. Cündioğlu).

Hız kaybetmeden devamlı koşarken biran kolum kırıldığında sersemledim...çok değerli bir Hocam "e başka türlü durmayacaktın... fırsat olur biraz durur, dinlenir, koştururken fırsat bulamadığın şeyleri yapmak için fırsat bulursun" dediğinde haklı olduğunu farkettim...ve durduğumda, zaman içinde değiştiğini farkedemediğim bazı dinamiklerin değişimini anlama fırsatım oldu...zaman zaman anlamak için durmak gerekliymiş...


"Adam ve köpek":Yosemite Milli Parkı/USA, Mayıs 1924 (Fotoğraf:National Geographic Arşivi/Educational-Bruce Photograph)







18 Ekim 2013 Cuma

Her mevsim farklı güzel


12-15 Ekim 2013, Akyatan
Berna, Nilüfer ve Ergün


Akyatan'da yaban hayatını fotokapanlarla izlemeye devam ediyoruz...sonbahar geldi...Akyatan her mevsim farklı güzel...karıncalar kışa hazırlanmaya devam ediyor...bu kesilmiş ve ölü görünen ağaç kütüğünde farklı canlılar için hala hayat var...




Fotokapanlardan çıkan görüntülerin her biri bizim için hep ayrı bir günün öyküsü...

 
 
Geyikler yakın bir zamanda buradan geçmişler...
 
 
 
Yer fıstıklarının Ekim ayı hasat zamanı...hasat aynı zamanda turnaların alana gelişinin de habercisi...
 
 
 
 
İlk turna sürüsü...turnalar yer fıstıklarıyla beslenmek üzere tarlaların kenarlarındaki yerlerini alıyorlar... 
 
 
 
Kış mevsimini Akyatan Lagünü'nde geçirmek üzere hazırlık yapan su kuşlarının sayısı artmakta...Flamingolar ilk gözümüze çarpanlar...
 
 
 Ağaçlardan düşen kozalaklar ve Berna da ekibimizin neşesi...
 

1 Eylül 2013 Pazar

Görünmez kaza...



18 Mayıs öğleden sonra "görünmez kaza" tanımının anlamını yaşayarak daha iyi anladım... beklenmedik bir anda düşüp sol kolumu fena halde kırdım...işin zor yanı solak olmam...bir ameliyat, kırılan kemiklere takılan metaller, yaklaşık 1,5 ay Irmak olmadan pek az şeyi başarabilmem... zor bir zamanın ikinci aşamasına geçivermek sevindiriyor böyle bir süreçte insanı...yavaş ta olsa birçok şeyi kendim yapabiliyorum, sanırım kolumu %70 yeniden kullanabiliyorum...Ortopedi doktorum Mustafa Bey ve neredeyse kendisinin asistanı olmaya aday Irmak başta olmak üzere birçok iyi insanın yardımı olmasa bu zaman aralığını işlerimi aksatmadan geçiremezdim...herkese içten teşekkürlerimi tekrarlamak istedim...


 
 
Ofise dönüşte masamda bulduğum, birbirinden renkli "geçmiş olsun" notları...
 

16 Nisan 2013 Salı

Dilek Yarımadası Milli Parkı


12-13 Nisan 2013, Kuşadası/Aydın


Dilek Yarımadası-Büyük Menderes Deltası Milli Parkı'na bahar gelmiş...Yunus gözlemlemek için bulunduğumuz Milli Park'ın her köşesi bahar coşkusunu yansıtıyor...


Mor rengin her çeşit tonlaması farklı köşelerde hakim...


Ağaçların her köşesi, bahar coşkusunu dışa yeni dallar ve sürgünlerle vuruyor...


Yaban domuzları ağaçlardan düşen yabani meyveleri yerken ziyaretçilere pek aldırmıyor...


Çiçekler, çiçekler ve çiçekler...


Ve "Efsane Bisikletçiler Buluşması"...yanlarından geçerken her birinin gerçek birer efsane olduğunu görüp sonsuz saygıyla kendilerini selamlıyoruz...


Yolunuz baharda Kuşadası'na düşerse yaklaşık 20 km daha yol alıp Güzelçamlı'ya uğramayı ve Dilek Yarımadası Milli Parkı'nı ziyaret etmeyi aklınızda bulundurun...attığınız her adımda doğaya hayranlığınız bir adım daha artacak...

9 Mart 2013 Cumartesi

Ortanca


Arzu, Ali, Aral, Berivan, Berna, Ceren, Ekin, Esra, Muharrem, Mustafa, Münevver, Nilüfer, Nilay, Öznur, Pınar, Selin, Tuğba, Volkan'a...

Ortanca benim için babaannemin bahçesi demek...Beykoz tepelerindeki ahşap evinin mutfağı, baharda rengarenk ortancaların açtığı bahçeye bakar ve açılırdı...mutfaktaki kocaman yuvarlak masanın üzeri hep lezzetli ev yemekleriyle donanır, masada oturanlar pencereden bahçeyi, ortancaları rahatlıkla izleme şansı bulabilirdi...o yaşlarımda ortanca çiçeklerinin adını "kartopu çiçeği" sanıyordum...ya da çocuk hayal gücümün bu çiçek toplarına uygun gördüğü isim buydu...

Anavatanı Japonya olan ortancaların yaygın tür adı Hydrangea macrophylla... sevdikleri ve gelişmelerine uygun ortamlar bahçeler... çalı şeklinde gelişen ortancalar uygun yerlere ekildiklerinde ve budanarak boyları sınırlandırılmadığında iki m'ye kadar uzayabiliyorlarmış...

Yeni yaşımda bir saksı ortancayı kucağıma verip, zamanı babaannemin çok sevdiğim ve artık olmayan bahçesine geri döndüren arkadaşlarıma sevgilerimle...

Fotoğraf: Mustafa

3 Mart 2013 Pazar

Burnunda tütmek



Burnumda tütüyor...
03.03.2013


Türk Dil Kurumu "çok özlemek" olarak tanımlıyor "burnunda tütmek" deyimini...(www.tdk.gov.tr)

WordReference İngilizce-Türkçe Sözlüğe göre (WordReference English-Turkish Dictionary) aşağıdaki şekillerde tanımlanıyor ingilizcesi: (www.wordreference.com)

pine vi
(desire)
arzulamak, çok istemek f


özlemini çekmek f


burnunda tütmek f
long for

özlem duymak, hasretini çekmek f


hasretle beklemek f


burnunda tütmek f


canı çekmek f
pine for sth

özlemek f


hasretini çekmek, burnunda tütmek, gözünde tütmek f


Benim bazen kokusuyla burnumda tütüyor bazı şeyler...biran o kokuyu duyuyorum...
Bazen sabah arazi kokusu duyarım...alana gitme zamanı geldiğini hatırlatır...kışa doğru nergis kokusu tüter burnumda...burnunda tütmenin bir zor yanı, bazen çabuk gerçekleşemeyecek şeylerin tütmesi... bugünlerde Akyatan tütüyor yine burnumda...hem alanı özledim, hem de vakti zamanında orada tanıştığım değerli ve farklı bir insanı...



27 Şubat 2013 Çarşamba

Özel insanlar


Anne Walton'a sevgilerimizle...


Hayatlarımıza çok şey katabilen özel insanlardan öğrendiklerimizle yollarımıza devam ederken, bir bölümümüz de başkalarının hayatlarına birşeyler katmaya başlarız yavaş yavaş...bazen deneyimlerimizi paylaşmak için binlerce km yol kateder, kıtalar arası okyanusları aşarız...Dünyanın bir köşesinde, bir toplantı salonunda karşılaşana kadar tanımadığımız insanlara farklı deneyimlerimizi, yıllar içinde inşaa ettiğimiz bilgilerimizi aktarabilmek adına...

2010 yılı Mayıs ayı başında Anne'le tanışmamız da böyle oldu...8 günlük bir eğitimi arkadaşlarıyla birlikte bizlerle paylaşmak üzere Amerika'dan Türkiye'ye geldi...ve o günden bu güne eğitimlerin farklı modüllerini Akdeniz'e uyarlamak üzere binlerce kmlik yolculuklarını tekrarlamaya devam ediyor...en ufak bir yorgunluk belirtisini kimseye hissettirmeden...


Sabah 08.00'de kahvaltımı bitirip toplantı salonuna gözatmaya gittiğimde Anne hazırlıklarına çoktan başlamıştır...uygulamasını yaptıracağı örnek çalışmalar için en keyifli materyallerle birlike...


Uygulamalar, katılımcıların ilgisini her daim çeken, özenle tasarlanmış örneklerle donatılmıştır...


Ekip çalışmaları titizlikle değerlendirilir...


Hareket ihtiyacı hissedildiğinde, salonlar yerini açık alan çalışmalarına bırakır...


Yöre insanına özen gösterilir...


Yeni asistanlar değerlendirilir, yüreklendirilir, çalışmalara katkıları ödüllendirilir...

12 Şubat 2013 Salı

Çalışmayı seviyorum


Bazen insanlar uzun bir süre aynı işyerinde çalışmak veya aynı gibi görünen, ancak zaman içinde pek çok konu ve stratejiyi geliştirerek ilerlediğiniz işiniz için yorumlar yapar...bunun en olağan olanı da "sıkılmıyor musun yıllardır aynı yerde çalışmaktan?" vurgusudur...itiraf etmeliyim ki çalıştığım yılları sayma alışkanlığım hiç olmadı...

Akdeniz Havzası genelinde bir makale için veri toplamaya çalışan bir yabancı meslektaşıma yardımcı olmak üzere, 1995-97 yılları arasında çalıştığım bir alan çalışmasının veri formlarına döndüm...406 veri formunu sakladığım yeri hatırladıktan sonra, bugünkü deneyimim ve bakış açımla hepsini yeniden gözden geçirdim...sıkılmak ve yorulmak bir yana (formları elimden bırakamadığım için sırtımın ağrıması dışında) o formları birlikte doldurduğumuz gözlemcilerle alana döndüm, hepsiyle yeniden sohbet ettim, o zaman gözümden kaçmış olanları not ettim, birlikte çalıştığım değerli insanları sevgiyle hatırladım...

Yaptığımız işin kalitesi, değiştirdiğimiz iş yeri sayısıyla değil, hayata katabildiğimiz artı değerlerle ölçülebilir hissi bende ağır basan...


Fotoğraf: Joel Sartore/National Geographic Arşivi

13 Ocak 2013 Pazar

Efsane Beşli


İnsan hayal gücünü kaybetmemeli...çocuk olmanın en güzel yanlarından biri bu işte...hayal gücün ve inançların sapasağlam...ilerleyen yaşlarda bunları kaybetmeden yoluna devam edebiliyorsa insan, işte o zaman şanslı...bir de çocuklarla bağını koparmayacaksın...sinemadan son derece keyif alan bir çocukla izlendiğinde daha da keyifli ve anlamlı "Efsane Beşli"...bence izlenmeli...


6 Ocak 2013 Pazar

Küçük Diş


6 Ocak...anlamlı ve önemli bir gün...Irmak ilk defa bir süt dişini kendisi çekti...biraz daha küçükken ve ilk süt dişleri yerlerini terkederken, Diş Perisi'nin gece yastığının altına bırakacağı hediyeyi beklerdik...Diş Perisi çok yoğun ve artık daha küçük kardeşleri ziyaret ediyor...Irmak'a sevgilerini iletip yeni dişlerine iyi bakmasını hatırlatıyor...Irmak 7 yaşından beri, rutin diş kontrollerini aksatmamayı öğrendi...

Çocukların 6-7 yaş itibarıyla, kalıcı dişlerinin sağlıklı olabilmesi için bu kontroller ve gerektiğinde destek bakım kesinlikle şansa bırakmamamız gereken temel konulardan...


Irmak'ın ilk diş hekimleri