22 Haziran 2012 Cuma

Kınıkçı Kanyonu

9-10 Haziran 2012, Bolu

Tuncay Hoca, Kemal Bey, Ayşe Hn, Berna A, Baylan, Berna B, Emre ve Özgür'e;

Tuncay Hocam ve Berna'yla bir süredir uzun bir yürüyüş planımız var...uygun bir zamanda, uygun hava koşulları ve uygun bir rotada yapmayı planladığımız yürüyüşümüzün öncüsünü renkli bir ekiple Haziran başında gerçekleştirdik...

Kemal Bey ve Tuncay Hoca'nın önerisiyle farklı bir rota izledik...İstanbul ve Ankara'dan gelip Bolu Merkez'de buluştuktan sonra bölgeyi iyi bilen iki sürücümüzle Bolu'nun 1,5 saat kadar dışına ulaştık...yol boyunca arabanın penceresinden rotayı hayranlıkla izlemeyi ihmal etmeden... Karacasu'dan Seben'e...


Hayranlıkla izlediğim güzargahın üzerinde bir HES inşaatı göreceğim aklıma gelmezdi...


Yol boyu bize bilgi vermeyi ihmal etmeyen İbrahim Bey sayesinde yol kenarındaki çeltik tarlalarını da farkına varabildim...HES inşaatı sonrasında büyük ihtimal bu tarlaları bir daha göremeyeceğiz...


Yaklaşık 1,5 saat sonunda Çeltikdere Köyü'ne varış: arabalardan ayrılma ve yürüyüş hazırlığı...


Köyde öğrenci sayısının düşmesi ve taşımalı sisteme geçiş nedeniyle kullanıma kapatılmış ilköğretim okulu: bugün depo olarak kullanıldığı anlaşılan okulun içine girdiğimizde sanki savaş sonrası apar topar terkedilmiş bir binanın hüznü hissediliyor içeride...


Ve yürüyüş rotamızın başlangıcı...

Fotoğraf: K.Ünal

Yolumuzun üzerindeki harabe kilise...kiliseyi görünce İbrahim Bey'in yol boyu verdiği bilgiler geçiyor aklımızdan...bu bölgede çok sayıda mağara ve harabe varmış...köy halkını bilgilendirmediğiniz zaman gelen ekibi define avcısı olarak yorumlama ihtimalleri yüksekmiş...


Kanyonun rotası tahminimden biraz daha zor...coğrafya ve bitki örtüsü ise etkileyici...

Fotoğraf: K.Ünal
Fotoğraf: K.Ünal
Dut ağaçlarını görünce verilen kısa molalar sevindirici...


Son iki kampta çadır ve yol arkadaşım Berna...

Fotoğraf: K.Ünal
Fotoğraf: K.Ünal

Yol boyu birkaç kez pek kolay olduğunu söyleyemeyeceğim taşlardan atlama sürecinde  hayatımızı kolaylaştıran Sevgili Emre ve Özgür...botların içinde yorulan ayaklarını ırmağın serin suyunda dinlendiriyorlar...


Yaklaşık 5-6 km yürüyüş ve birkaç kez çantalarımızla taştan taşa atlayarak geçmek durumunda kaldığımız ırmağın kenarında ulaştığımız düz ve nispeten gölgelik alan kamp kurmak için hepimizin beğenisini kazanıyor...çadırlarımızın üzerine taş/kaya yuvarlanmayacak ve ırmaktan yeterince uzak bir mesafede güvenli bulduğumuz noktaya çadırlarımızı kuruyoruz...


Hayal güçlerini destekleyen, güven veren, sıcak bir şeyler yeme ve çay imkanı sunan, kampın olmazsa olmazı: "kamp ateşi"...


Bir anda yol-iz neredendir anlayamadığımız tepelerden inen keçi ve koyunlar...kayaların üzerinden bir süre bizi izleyen, bir ara çadırlarımızın yanına kadar gelen kocaman çoban köpeği: Berna'nın en heyecanlı kamp anısı...


Yere uzandığımda bambaşka bir dünyanın kapılarını açan bulutlar...ve arkadaşlarımın o anki görüş alanımdaki görüntüsü...


Sabah gün doğumunun hemen sonrası...o6.00'yı biraz geçe...ay...ve çimenlerin arasından ırmağa ulaşmak için yolundan çekilmemi bekleyen yengeç...sabah erken uyanmanın en güzel yanı: günün diğer saatlerinde göremeyeceğiniz inanılmaz görsel şölen...


Ve yürüyüşe devam...

Kemal Bey'le paylaştığımız ortak hobi: fotoğraf çekmek...itiraf ediyorum: Kemal Bey benden daha iyi ayar yapıyor ve detay görüntüleri güzel yakalıyor...

Fotoğraf: K.Ünal
Fotoğraf: K.Ünal
Üzerlerinden atlamamız gereken son taş dizisi karşımıza çıktığında Özgür ve Emre ile bu noktada kalıp etrafı seyretmeyi tercih ediyorum...kaygan kayalara sabrım bu noktada tükeniveriyor...

Akşam gördüğümüz sürü tekrar ortaya çıkıyor...bu sefer çobanları Cemil Bey yanlarında...yola devam eden ekibin diğer bölümünün dönüşünü bu noktada beklerken Cemil Bey ile keyifli bir sohbet olanağı yakalıyoruz...

Fotoğraf: K.Ünal
Yaklaşık 1,5 saat sonra tüm ekip tekrardan biraraya gelip dönüş yoluna geçiyoruz...

Fotoğraf: K.Ünal

Köyde araçların gelip bizi almasını beklerken bahçesinden su içmek için izin istediğimiz amcanın lezzetli kirazları karşımıza çıkıveriyor...bize ikramında tadını çok beğendiğimiz kirazların bir kısmını, ofisteki arkadaşlarımızla da paylaşabilmek için amcadan satın alıyoruz...amcanın yaklaşık 50 yaşındaki evi de ayrıca hepimizin ilgisini ve beğenisini üzerinde topluyor...

Yol ile birlikte yaklaşık iki günlük yolculuğumuz kendi adıma yeni deneyimler ve kazanımlarla dolu:
  • yürüyüş rotamız yeni bir rota ve daha önce iki kez geçildiği belirtilmiş...biz yaklaşık olarak yarısından biraz fazlasını tamamlayabildik...bunun ana nedeni rotanın tarafımızdan daha önce denenmemiş olmasından doğan biraz da zaman kaybı...
  • ırmak boyu uygun yürüyüş noktalarını bulabilmek için düşündüğümden fazla kaygan bulduğum taşlar/kayalar üzerinden atlamak biraz stres yarattı...hele de ekipte önde yürüyen iki kişinin farklı noktalarda suya düşüş anını yaşadıktan sonra biraz düşünce aldı...
  • doğaya ve yöre halkına uyumlu/saygılı ve yardımlaşmayı ihmal etmeyen bir ekibimiz olması avantajımızdı...
  • ekibin bir bölümünde önceden belirlenen listeden ve olması gerekenden biraz daha fazla malzeme olması konusu bir dahaki yürüyüşte ele alınması gerekli bir detay...
Birbirinden oldukça farklı 9 insanın, iki günde, ortanın biraz üzerinde zorlukta bir rotada, başarılı sayılabilecek, uyumlu ve keyifli bir yolculuğu tamamlamış olması hepimizin ortak başarısı...

1 yorum:

  1. Merhaba. Yazınızı keyifle okudum. Anadolu Dağcılık adına bizde buraya bir keşif yapmak istiyoruz . Size ulaşabileceğimiz bir mail adresi vamı acaba?
    Saygılarımla,
    Argun Baydan
    abaydan35@hotmail.com

    YanıtlaSil