10 Aralık 2012 Pazartesi

Hayalperestler


Kitap raflarına bakarken yeni bir kitap alıp okuma ihtiyacı hissettim... baktığım ilk raflarda güzel güncel kitaplar vardı...içimden bir ses biraz daha ilerlememi söyleyiverdi...bir rafta diğerleri gibi parıldamayan ancak elimi uzattığım küçük, gösterişsiz ve pek kalın olmayan kitabı birkaç dakika içinde alıverdim...Patti Smith'in Hayalperestler'i...

...Bir öğleden sonra kasabaya yollanmıştım. Biraz tedirgindim; balık yemi satan adama çayırdaki insanları soracaktım. Çocuklar korkardı o adamdan. Ama ben onun sonsuza kadar yaşayacak kutsal biri olduğunu düşünürdüm; özellikle de ışık üzerine belli açılardan vurduğunda... Kasabanın en yaşlı adamıydı, kasabanın en eski evinde otururdu; bakımsız bir ön bahçenin ardında duran siyah boyalı, döküntü bir kulübe. Yamuk çatısının üzerinde BALIK YEMİ yazardı. Saçı sakalı ağırmış bu yaşlı adamcağız, üzerinde tulumuyla, havanın durumuna bakmaksızın, hep evinin önünde oturur, dünyayı ve rahmetli karısının mezarını gözetirdi.

Yanına gelip durdum. Bana sorarsanız, ona hiçbir şey sormadım. Çünkü aklım bir o yana, bir bu yana savruluyor, dilimle işbirliği yapmıyordu. Ama belki de bir-iki sözcük kaçmıştır ağzımdan. Çünkü yanıt verdi; gözlerini açmadan piposunun çanağını çevirdi, sonra dudaklarını oynatmadan konuştu:

Hayalperestlerdir onlar...

Daha fazla soru sorup kurcalamadım. Belli ki mesele fazla hassas, fazla önemliydi. Tek yapabildiğim kaçmak oldu; allahaısmarladık demeyi bile zar zor hatırlayarak, adeta uçarak uzaklaştım. Koşarken ona el sallamak üzere arkama baktım. Gözleri açıktı, benimkileri yakaladı; gözlerinde gördüğümü ifade edebilecek tek bir sözcük var, o da görkem...


Fotoğraf: Jim Richardson, (National Geographic)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder