22 Eylül 2011 Perşembe

"Görmesini bilmek"

Alanda ya tek bir konuya odaklanır ve sadece resmin bir parçasına şahit olur veya odaklandığımız işimizi gerçekleştiriken bir yandan da resmin bütününü görmeye çalışırız...ikinci seçenekle, hem kendimizde hem de iletişim içinde bulunduğumuz çevrede farkındalık yaratma şansı katlanarak ortaya çıkar...yaşanmışlık tecrübemiz arttıkça kişiliklerimizin törpülenmesi gereken bölümleri de bu süreçte törpülenir ve gelişen bakış açılarımızla çok daha verimli çalışma şansını yakalayabiliriz...tüm bunları yapabilmek için "görmesini bilmemiz", "öğrenmemiz" ve buna "istekli olmamız" gerekir...

Fotoğraf: H.N.Uysal

Alanda çok yönlü gözlem yeteneğinden etkilendiğim insanlardan biri Volkan...Volkan, Eğitim Uzmanı...ülkemizin farklı bölgelerinde Öğretmen Eğitimi ile ilgili büyük bir projede görev alıyor...zaman zaman kaleme aldığı "Bir Eğitim Hikayesi" başlıklı notları aynı zamanda birbirinden çok farklı yöresel yaşamlar hakkında ipuçları veriyor...

"...Sıcaklık kısmında sanırım fazla bir tarife gerek yok, çünkü sıcak kavramı burada farklı tanımlanıyor.Çalıştığımız sınıfta klimalar vardı ve biz yeterli olmadığını düşünüyorduk ki kapıdan çıktığımda yüzüme vuran sıcak hava, bana klimanın çalıştığını hatırlattı.

Çalıştığımız okul ilçenin merkezinin ucunda bir yerdeydi. Ara verdiğimizde su almak için bir bakkala gitmek istedim, çünkü kenar bölgelerde hiç beklemediğiniz, belki de bir daha hiç göremeyeceğiniz ve sizi kendinize getiren görüntülerle karşılaşabiliyorsunuz. Bakkala gitmek için okulun etrafından dolaşmak gerekti.

Okulun kapısından çıkıp sola döndüğümde bir çocuğun dört tane keçiyi küçük bir eve sokmaya çalıştığını gördüm. Sanırım küçük evimsiyi, bu bölgeye işçi olarak gelip buraya yerleşenler yapmış. "Evimsi" diyorum çünkü içinde küçük bir bahçesi varmış gibi görünüyor, içine keçiler giriyor. Garip bir terası var ve çatısının üstünü tutmak için araba lastikleri yığmışlar. 

Fotoğraf: V.Bal (Hatay, Kırıkhan)
....
Bu manzaradan sonra bakkalda su olup olmadığını düşünmeye başladım ve gözüm etrafta bakkal aramaya başladı. Uzakta etrafında suntalar ve bir hızar görünen bir yer vardı ki tarife göre orası bakkal olmalıydı.

İyi de, yaklaştığımda karşımda marangoz gibi görünen bir yer vardı. Meğer marangoz ek iş olarak bakkal işletiyormuş ya da tam tersi. Bakkalın buzdolabı evlerde kullandıklarımızdan. Küçük bir işletme için gayet mantıklı geldi. Az ürün satılan bir yer için fazla yatırım yapmaya da gerek yok. Ne de olsa bakkalımız verimliliği esas alan birisi (boş zamanlarında marangozluk yapacak kadar). Gerçi dolabı açtığında ilginç bir manzara oluşuyor ama olsun, hizmet hizmettir.

Fotoğraf: V.Bal (Hatay, Kırıkhan)

Su almaya gittiğimde fotoğraf makinasını yanıma almadığım için bir sonraki arada makinamla birlikte aynı yolu tekrar yürüdüm. Elimdeki makinayı gören çocuklar sürekli "fotoğrafımı çeksene" diye ısrar ediyorlar. Bunun nedenini Erzurum'da farkettim. Çocuklar beni gazeteci sandıkları için fotoğraflarını çekmemi istiyorlar. Normalde gazeteci olmadığımı söylüyorum, onlar da fotoğraflarını çekmemi istemeyi bırakıyorlar. Bu sefer de çocuklara gazeteci olmadığımı söyledim ve bir hatıra fotoğrafı çektim..."(V.Bal, Bir Eğitim Hikayesi: Kırıkhan, Eylül 2011).
 
Fotoğraf: V.Bal (Hatay, Kırıkhan)
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder