Birçoğumuzun temel endişeleri var...birçok konuda daha ileride olmak isteyip te olamadığımız yönünde...biran düşünüp "gelişim için değişim yolunda ben ne yapıyorum?" sorusunu sorduğumuzda cevap genellikle "soru işareti" hanesinde takılı kalabiliyor...
Gelişim için değişim çaba istiyor...doğa koruma gibi, eğitim gibi hassas konularda ise uzun dönemli vizyon, sabır, özveri, sistemli çalışma ve izleme gerektiriyor... çalışmaların sonuçlarını uzun vadede görebiliyoruz...edindiğimiz deneyimleri doğru değerlendirebildiğimizde sonuçlar ikna edici olabiliyor...akşamın bir vakti çiftçilere bilgi verebilmek uğruna köy kahvesinde toplanmak, 40 derece sıcakta klimasız araba ile alan çalışmasına çıkmak, elektriğin henüz ulaşmadığı yerlerde 4 ay alan çalışması yapmak, yurdun bir köşesine uçakla da olsa 11 saatte ulaşmak...
Adana, Kapı Köyü, Mart 2008
Adana, Akyatan, 2007 Yaz
Adana, Akyatan, 2010 Haziran, sabah 06.00, siste arazi
Ve değişime katkı verebilmek, zor koşullarda çalışmayı devam ettirebilme cesareti istiyor...
"...Çalışma başladı. Bir öğretmen sürekli sınıftan çıkıp hemen geri geliyordu. "Ne oluyor?" diye sordum. Meğer prizlerin bağlı olduğu şalterler atıyor, şalter attıkça hoca şalteri kaldırmak için panoya gidiyormuş (Başarılı müteahhitin yetenekleri işte). İşin kötü yanı ısıtıcılar kalorifer çalışmasına rağmen yetersiz kaldı, yine de öğretmenler tüm dikkatlerini vermeye çalıştılar. Öğleden sonra Öğretmenler Odası'nı sınıfa çevirdik, oradaki klimanın yardımıyla çalıştık. İlkgün bittiğinde yorgun fakat mutluydum. Akşam okuldaki arkadaşların yoğun uğraşları sonucu Öğretmenevi'nde bir oda bulduk. Eğer bulamasaydık Diyarbakır'a geri dönecektik.
Fotoğraf: V.Bal
...
Son gün bir heyecanla kalktık ve okulun yolunu tuttuk. Her zamanki gibi okula ilk gelenler biz olduk (İdare dışında). İdaredeki erkek öğretmenler koridorda bulunan pinpon masasında öğrencilerle birlikte pinpon oynuyorlardı. Bu aslında öğretmenlerin “hayatta” olduklarının en güzel göstergesiydi bence. Gelen öğretmenlerle konuşurken bir önceki gün hakkında çok olumlu geribildirimler verdiler. Sanırım bu da bana verilebilecek en güzel sosyal ödüldü.
...
Öğleden sonra bir öğretmen telefonunu bana doğru gösterdi, ben pek bir anlam çıkartamadım. Öğretmen arkadaş “Öğretmenin Sınırı Yok!” logosunu telefonun ekranının arka planı olarak yapmış. Okuldan çıkarken toplu fotoğraf çektirdik bu fotoğraftan da öğretmenlerin ne kadar enerjik olduğunu anlayabilirsiniz. Gerçekten Kulp bana çok iyi geldi.
...
Saat 4 civarı hava tam kararırken yola çıktık. Gece bu yolun pek güvenli olmadığını yaklaşık olarak 30 defa duyduğum için geçe kalmak istemedim. Yolun yarısına vardığımızda hava tamamen karanlıktı. Hava karardığında yolun daha aktif olan kısmına kadar geldiğimiz için içimde hiçbir korku yoktu hatta Kulp’taki öğretmenlerin bana verdiği enerji çeneme vurmuş olmalı ki ben Saim’den daha çok konuştum. Merkez'e geldiğimizde yaşadıklarımızı diğer arkadaşlarıma anlatmak için konuştum, konuştum, konuştum artık ne kadar mutlu olduğumu siz düşünün.(V.Bal, Bir Eğitim Hikayesi:Kulp, Ocak 2011).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder